VLT Yeryüzünde Yaşamı Yeniden Keşfetti

Fotoğrafta ESO’nun Şili’deki Paranal Gözlemevi üzerinde batmakta olan hilal görüntülenmiş. Parlak olan hilal kısmın haricinde Ay diskinin diğer kısımları da hafifçe görülebiliyor. Bu olaya yeryüzü ışığı adı veriliyor. Sebebi Yeryüzü’nden yansıyan güneş ışınlarının ay yüzeyini aydınlatması. Yeryüzü ışığını gözleyen gökbilimciler Dünya’dan yansıyan ışığın özelliklerini sanki bir ötegezegeni gözlüyormuş ve yaşam işaretlerine bakıyormuş gibi araştırabiliyor. 27 Ekim 2011’de çekilden görüntüde ayrıca Venüs ve Merkür gezegenleri de yer alıyor. (ESO/B. Tafreshi/TWAN)

ESO’nun Çok Büyük Teleskop’unu kullanan gökbilimciler uydumuz Ay’ı gözleyerek Evrende yaşamın kanıtlarını buldular. Bize ev sahipliği yapan gezegenimizdeki yaşamı bulmak önemsiz bir gözlemmiş gibi görünse de, uluslararası bir ekibin kullandığı orjinal yaklaşım tarzı gelecekte Evren’in başka yerlerinde yaşamın keşfedilmesine öncülük edebilir. Araştırmanın ayrıntıları Nature dergisinin 1 Mart 2012 sayısında yer alıyor.

ESO’nun Çok Büyük Teleskop’unu kullanan gökbilimciler uydumuz Ay’ı gözleyerek Evrende yaşamın kanıtlarını buldular. Bize ev sahipliği yapan gezegenimizdeki yaşamı bulmak önemsiz bir gözlemmiş gibi görünse de, uluslararası bir ekibin kullandığı orjinal yaklaşım tarzı gelecekte Evren’in başka yerlerinde yaşamın keşfedilmesine öncülük edebilir. Araştırmanın ayrıntıları Nature dergisinin 1 Mart 2012 sayısında yer alıyor.

“Dünya’ya sanki bir ötegezene bakıyormuş gibi baktık ve Ay’ı gözleyerek yeryüzü ışığını tespit ettik. Güneş’ten yayılarak yeryüzüne ulaşan ışık Ay’a yansımaktadır. Ay yüzeyi ise dev bir ayna gibi davranarak gelen ışığı geri yansıtır – VLT ile yaptığımız aslında bunu gözlemekti.” diye açıklıyor araştırma makalesinin başyazarı Michael Sterzik (ESO) [1].

Gökbilimciler sönük yeryüzü ışığını analiz ederek Dünya’nın atmosferinde [2] bulunan ve organik yaşamın işaretlerini gösteren belirli gaz bileşimleri için bir takım izler bulmaya çalıştılar. Bu yöntemle gelecekte Güneş Sistemi’mizin ötesindeki diğer gezegenlerde yaşam araştırmaları için Dünya bir ölçü olarak alınıyor.

Ay gökyüzünde ince bir hilal şeklinde görüldüğünde, genellikle diskin geriye kalan kısmının da hafifçe parladığı görülür. Bu olaya yeryüzü ışığı diyoruz. Yeryüzünden yansıyan güneş ışığı ay yüzeyini aydınlatıyor. Resimde bir gökkuşağı şeklinde gösterilen ışığın özellikleri Dünya’dan yansıdıktan sonra önemli ölçüde değişmektedir. Gökbilimciler yeryüzü ışığını gözleyerek Dünya’dan yasıyan ışığın özelliklerini sanki bir ötegezegenden gelen bir ışıkmış gibi inceleyebilmekte ve yaşamın işaretlerini araştırabilmekteler. Yansıyan ışık ayrıca bariz bir şekilde kutuplanmış olduğundan, farklı renklerin yoğunluklarına ek olarak kutuplanmayı da araştırmak yaşamın varlığı için çok daha hassas testleri yapma olanağı veriyor. (ESO/L. Calçada)

Geleneksel yöntemlerle yaşamın parmak izlerini ya da biyo-işaretçilerini bulmak oldukça zor. Bu nedenle araştırma ekibi daha hassas yeni bir yaklaşıma öncülük ederek yansıyan ışığın sadece farklı renklerde ne kadar parlak olduğuna bakmadı, bunun yanısıra farklı bir yöntem olan spektro-polarimetri ile kutuplanmayı da [3] inceledi. Bu tekniği VLT’yi kullanarak yeryüzü ışığı gözlemlerine uygulayan ekip, dünyadan yansıyan ışıkta güçlü bir şekilde biyo-işaretçilerin kanıtlarını elde etti.

Yöntemin  avantajlarını şöyle açıklıyor araştırma ekibinden Stefano Bagnulo (Armagh Gözlemevi, Kuzey İrlanda, İngiltere): “Uzak bir ötegezegenden gelen ışık, etrafında dolandığı yıldızın ışığı tarafından bastırılmaktadır, o yüzden bu ışığı analiz etmek oldukça zor oluyor – güçlü bir fener ışığında küçük toz taneciklerini aramaya benziyor bu. Fakat gezegenden yansıyan ışık kutuplamıştır, yıldızından gelen ışık ise böyle değildir. Böylece bazı özel teknikler yardımıyla bir ötegezegenden yansıtılan ışığı, yıldızının göz kamaştırıcı ışığından ayırt edebiliyoruz.”

Ekip, Yeryüzü’nden Ay’a yansıyan ışığı sanki bir ötegezegenden geliyormuş gibi hem renk hem de kutuplanma açısına bakarak inceledi. Dünya atmosfererinin kısmen bulutlu, yüzeyindeki bazı bölgelerin okyanuslarla kaplı olduğunu ve — aslında oldukça önemli olan — bitki örtüsünün varlığını tespit etmeyi başardılar. Hatta farklı zamanlarda Yeryüzünün farkı bölgelerinen Ay’a yansıtılan ışığı inceleyen araştırmacılar bitki örtüsü ve bulut miktarlarındaki değişim miktarını da tespit etmeyi başardılar.

“Güneş Sistemi dışında yaşamı tespit edebilmek iki şeye bağlı: öncelikli olarak yaşamın varlığı, ve onu tespit edebilecek teknik kapasiteye sahip olmak,” diye ekliyor araştırmada yer alan Enric Palle (Kanarya Astrofizik Enstitüsü, Tenerife, İspanya). “Bu çalışma o kapasiteye erişebilmek için önemli bir adım.”

Oldukça gerçekçi olan bu görüntüdeki bilgiler NASA’nın Ay Yörünge Kaşifi (LRO) ile ay yüzeyinden aldığı detaylı yansıtma ve yükseklik bilgilerine dayanmaktadır. Parlak hilal doğrudan Güneş tarafından aydınlatılmakta fakat diskin geri kalan kısmı Dünya’dan yansıyan yeryüzü ışığı ile hafiçe parlamaktadır. (ESO/NASA/M. Kornmesser)

“Kutuplanma yöntemiyle yapılan ışık ölçümleri eninde sonunda — fotosentetik süreçlere dayalı — basit bitkisel yaşamın Evren’in herhangi bir yerinde olup olmadığını bize söyleyebilir. Fakat biz kesinlikle küçük yeşil adamı veya akıllı yaşamın kanıtlarını araştırmıyoruz.” diye sonuçlandırıyor Sterzik.

E-ELT (Avrupa Aşırı Büyük Teleskopu) gibi gelecek nesil teleskoplar, uçsuz bucaksız uzayda yaşamın sadece Dünya üzerinde sınırlı kalmadığını gösteren olağanüstü yenilikler sunabilir — ve belki de anahtar yöntem polarimetrik tayf ölçümleridir. 

Notlar

[1] Yeryüzü ışığına bazen yeni Ay’ın kollarındaki eski Ay da denilir ve çıplak gözle kolayca görülebilir, dürbünle ise muhteşemdir. En iyi, yeni Ay evresinden yaklaşık üç gün önce veya sonrasında Ay ince bir hilal halindeyken görülür. Ay gökyüzünde ve parlak bir hilal halindeyken, yüzeyinde geride kalan yerler de görülür ve buralar parlak Yeryüzü tarafından hafifçe aydınlatılır.

[2] Dünya’nın atmosferinde biyolojik olarak üretilen başlıca gazlar oksijen, ozon, metan ve karbon dioksittir. Fakat bunlar bir gezegenin atmosferinde yaşamın varlığı olmadan da doğal olarak bulunabilir. Sadece yaşamın varlığı ile uyumlu miktarlarda aynı anda bulunan gazlar biyo-işaretileri meydana getirmektedir. Eğer yaşam aniden ortadan kalksa ve bu gazları daha fazla üretmese bunun sonucunda reaksiyona girerek tekrar bir araya gelirler. Bazıları hızlı bir şekilde yok olur ve karakteristik biyo-işaretçiler de onlarla birlikte yok olmaya başlar.

[3] Işık kutuplanınca, sahip olduğu elektrik ve manyetik alan bileşenleri özel bir yönelim gösterirler. Kutuplanmamış ışıkta alaların yönelimi rasgeledir ve tercihli bir yönlenme yoktur. Bazı 3-boyutlu sinemalarda yapılan işin sırrı kutuplanmış ışıktır: kutuplanmış farklı ışıklarla meydana gelen birden fazla görüntü, ışığı kutuplayan filtreler kullanan gözlüklerle sağ ve sol gözümüze gönderilir. Araştırma ekibi kutuplanmayı özel bir yöntemle VLT üzerindeki FORS2 aygıtını kullanarak ölçmüştür.

Loading player…

ESO-Türkçe (Arif Solmaz-Çağ Üniversitesi, Uzay Gözlem ve Araştırma Merkezi)

Önerilir...

Düşünceniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d