Gökadalar Arasındaki Dev İplikçi Yapılar

Yukarıdaki şemada her nokta bir gökadayı temsil etmektedir. Noktaların birlikteliği ise gökada kümesini oluşturuyor. Küme ve gökadalar arasını dolduran gaz mor ile gösterilmiştir. Spitzer böylesi bir iplikçi yapıyı ilk kez 2008’de Abell 1763 kümesinde tanımladı. Daha sonra gözlemler derinleşti ve gökadaları birbirine bağlayan iplikçilerin oluşturduğu baloncukların gökada yörüngesiyle açı yaptığı belirlendi. Bu iplikçikler hem gökadaları birbirine bağlıyor hem de yeni yıldızların doğumu için uygun ortamlar hazırlıyor. Şemada mavi renk ile Spitzer’le alınmış kızılötesi görüntüde ortaya çıkan parlak gökadalar, açık mavi bol yıldızlı gökadaları gökadaları ve yeşil renk ise radyo dalgaları yayan gökadaları göstermektedir. Kırmızı noktalar ise optik bölgede görünen gökadalardır. Abell 1763 kümesi 900 milyon ışık yılı uzaklıktadır. (NASA/JPL-Caltech/L. Edwards (SSC/Caltech))

Gökbilimciler iki dev gökadayı birbirine bağlayan dev ipliksi yapıların görüntüsünü elde etti. Araştırma Spitzer Uzay Teleskopu ile gerçekleşti.

İplikçi yapılar gökada kümeleri arasında büyük mesafelere kadar uzanan ve kozmik ağ olarak da adlandırılabilen kafes yapılardır. Büyük olduklarından dolayı bunları görmek ve üzerinde çalışma yapmak oldukça zordur. İki yıl önce Spitzer Abell 1763 ve Abell 1770 olarak bilinen iki gökada kümesi arasında böylesi iplikçilerin olduğunu keşfetmişti.

Yeni gözlemler bu keşfi destekler nitelikte. Görüntülenen bumerang şeklini andıran yapı gökadalardan gelen ışığı yayıyor. Sıcak gazdan oluşan iplikçi yapı gökadayı dolaşırken araştırmacılara parçacık yoğunluğunun hesabı için yeni bir yol gösteriyor. Böylesi yapıların gökada çevresindeki hareketi yıldız oluşum bölgelerini açığa çıkarır.

Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Louise Edwards: “bu iplikçikler gökada kümelerinin gelişimlerinin bir parçasıdır. Evrendeki en büyük nesneler olan gökadalar arasında kütle çekimiyle bağlıdırlar ve yeni yıldızları oluştururlar” diyor.

Kozmik Bir Esinti

Gökbilimciler 11 milyon ışık yılı uzaklıkta yer alan eğrilmiş bir görüntü veren Abell 1763’ü, Arizona-Tuscon’daki WIYN Gözlemevi ile Socorro’daki radyo dalgaları gözlemevi olan Çok Büyük Dizi, Ulusal Optik Gözlemevleri, Wisconsin Üniversitesi, Indiana Üniversitesi ve Yale Üniversitesi’ndeki araştırmacıların işbirliğiyle izledi.

Çok Büyük Dizi ve Spitzer ile gökadadan bir fener gibi yayılan radyo dalgaları ve kızılötesi ışımanın, alışılmadık ölçüde kuvvetli olduğu saptandı. Bu da gökada merkezindeki süper kütleli karadelikten ters yönde oluşan ikiz fıskiyelerle açıklanabilir. Bu fıskiyeler muazzam miktarda radyo dalgaları yayarak merkezin çevresinde muazzam iki balon oluşturmuştur.

Edwards’ın ekibi bu balonların yörüngesinin gökadadan uzakta eğilmekte olduğunu belirledi. Ortaya çıkan yay şekli gaz ve tozun ittiği parçacıklardan kaynaklanmaktadır.

Balonların eğilme açısını ölçen ekip, iplikçik parçacıklarına uygulanan basıncı ve ardından ortamın yoğunluğunu hesapladı. Uygulanan yöntem bir uçurtmadan süzülen iplere bakarak rüzgar kuvvetini ve havanın yoğunluğunu hesaplamaya benzetilebilir.

Elde edilen sonuçlara göre iplik içindeki yoğunluk evren yoğunluğunun yaklaşık 100 katıdır. Bu değer önceki x-ışınları verilerine ve yapılan süper bilgisayar benzetimlerine uyumludur.

Birbirine Bağlı Üst Kümeler

Gökada kümeleri birbirine nispeten yakın gökadalardan oluşur. Bu gökada grupları ve diğer kümelerle birlikte aralarındaki kütle çekim kuvvetinin etkisiyle süper kümeleri oluşturur. 13,7 milyar yıl önceki Büyük Patlama’yla birlikte madde daha yoğun hale gelerek bu yapıları geliştirdi.

Başlangıçta oluşan madde soğuyarak bugün gördüğümüz gökadalar içinde yoğunlaştı. Artık gökada kümeleri arasında bu iplikçiklerin saçılmış olduğunu biliyoruz. Bunların çoğu oldukça sıcak olup –yaklaşık bir milyon santigrat derece- yaydıkları yüksek enerjili X-ışınları ile gökadaları sarmış durumda. Bu nedenle iplikçikler en iyi X-ışını gözlemleriyle keşfedilip yoğunlukları hesaplanır.

Ancak iplikçiklerin X-ışını yayan kısımlarından daha fazla zor görülen kısımları bulunur. Bu nedenle iplikçikler çeşitli gözlemevlerinde uzun zaman gözlem yapılarak bulunurlar.

Birçok yer teleskopuyla radyo frekanslarında iplikçikleri arayan Edwards’ın ekibi böylece gökadalardaki bu yapıları daha kolay keşfedebiliyor. Gökadalardan yayılan X-ışınlarını incelemek yerine ‘deniz feneri’ gibi ışın yayan kozmik yapıları keşfediyorlar.

“Gökada kümelerinde bu iplikçiklerden ne kadar olduğunu bilmek, kümelerin birbirini nasıl etkilediğini ve evrenin bugüne kadar nasıl geldiğini ortaya çıkarmak açısından önemli” diyor Edwards.

Kaynak: Spitzer

Önerilir...

Düşünceniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d