NASA/ESA Hubble Uzay Teleskopu gülümseyen bir gökada kümesini görüntüledi. Mutlu olduğu izlenimi veren küme bir burun ve iki gözü varmış izlenimi veriyor.
Aslında bu gözler çok parlak gökadaları ve gülümseme çizgileri de kütle çekimi mercekleme etkisini gösteriyor. Küme SDSS J1038+4849 adıyla bilinir.
Gökada kümeleri evrenin en büyük yapılarıdır. Kümelerin güçlü kütle çekimi, yakınından geçen ışığı uzay zamanda bükerek kozmik bir mercek gibi davranmasına neden olur. Bu olayı Einstein Genel Görelik Kuramı ile açıklamıştır. Bu sayede daha uzaktaki gökada ya da gökada kümeleri ortaya çıkarılır.
“Einstein halkası” olarak da bilinen kütle çekimi mercek etkisiyle ışık simetrik bir şekilde bükülür ve biz de halka benzeri bir manzara görürüz.
Hubble büyük gökadaların kütle çekim mercekleme etkisini kullanarak gökbilimcilere çok değerli bilgiler sunmuştur. Böylece araştırmacılar erken evren hakkında daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilmektedir.
NASA’nın Hubble Uzay Teleskopu’nu kullanan gökbilimciler evrenin en gelişmiş karanlık madde haritasını yapmaya çalışıyor. Karanlık madde evrenin kütlesinin büyük bir kısmını oluşturan ve ne olduğu henüz anlaşılamamış bir maddedir. Yeni gözlemler evrenin ilk yıllarındaki karanlık enerjinin rolünün ne olduğunu da ortaya çıkarabilecek.
Gökbilimciler Hubble Uzay Teleskopu yardımıyla karanlık maddenin dev ipliksi yapılarını üç boyutlu olarak inceledi. 60 milyon ışık yılı uzaklıktaki bilinen en büyük gökada kümelerinden birinde görülen ipliksi yapı, evrenin geniş ölçekli yapısını oluşturan kozmik parçadır.
NASA/ESA Hubble Uzay Teleskopu ile elde edilen yeni ve muhteşem görüntüde bir gökada kümesi ile birlikte kozmik tarihin farklı uzaklık ve aşamaları da gözler önüne seriliyor. Evrenin erken dönemine ait cisimler görüntüde kozmik birer komşu gibi görülüyor. Toplamda 14 saatlik poz süresiyle elde edilen görüntü çıplak gözün görebileceği en sönük…
ESO’nun VISTA telekobundan elde edilen bu yeni kızılötesi imge, 15 000 ışık yılı uzaklıktaki, 47 Tucanae küresel kümesini dikkat çekici bir ayrıntıyla göstermektedir. Bu küme, milyonlarca yıldız içermekte ve içerdiği yıldızlardan pek çoğu bu sıradışı özelliklere sahip egzotik kümenin merkezinde bulunmaktadır.
ESO teleskoplarıyla alınan bu yeni görüntüde Martı Bulutsusu adı verilen parlak gaz ve toz bulutunun bir kısmı görünüyor. Bu incecik kırmızı bulutlar göksel kuşun ‘kanatların’ bir kısmını oluşturuyor ve bu görüntü parlak yıldızların arasında dalgalanarak şaşırtıcı karanlık ve aydınlık kırmızı bulutları gözler önüne seriyor.
Evren 11 milyar yıl önce Dünya’nın yaşamaya başladığı küresel ısınmanın benzerini yaşadı. Sonuçta obur karadeliklerin şiddetli patlamalar ile yaydığı ışınımlar 500 milyon yıl boyunca bazı cüce gökadaların büyümesine engel oldu. Bu bilgiye Hubble Uzay Teleskopu’nun yeni teknoloji ürünleri yardımıyla ulaşıldı.
Beş milyar yıl içinde Samanyolu ile Andromeda gökadaları çarpışacak. Bu her iki gökada arasında yok olma ve var olma savaşı demek. Gökadalar birbiri içinden geçerken kimliklerini kaybedecekler.
Geçmişimizi anlamak ve gelecekte başımıza neler geleceğini öngörebilmek adına gökada çarpışmalarını iyi incelemek gerekiyor.
Neptün 165 yıl önce keşfedildiği noktaya gelerek, keşfedildiğinden bu yana bir yılını tamamladı. Bu önemli anı vurgulamak için Hubble Uzay Teleskopu gözlerini Neptün’e çevirerek “yıldönümü görüntüleri” elde etti.
Neptün, Güneş’e en uzak gezegendir. Alman gökbilimci Johann Gale tarafından 23 Eylül 1846’da keşfedildi.
ESO’nun Şili’deki Çok Büyük Teleskop’unu kullanan gökbilimcilier Medusa Bulutsusu’nun şimdiye kadarki en ayrıntılı görüntüsünü elde ettiler. Bulutsunun merkezindeki yıldız ömrünün sonuna geldiği için dış kısımlarını uzaya atarak bu renkli bulutu meydana getirmektedir. Görüntü, sonunda bu türden bir nesneye dönüşecek olan…
ESO’nun VISTA telekobundan elde edilen bu yeni kızılötesi imge, 15 000 ışık yılı uzaklıktaki, 47 Tucanae küresel kümesini dikkat çekici bir ayrıntıyla göstermektedir. Bu küme, milyonlarca yıldız içermekte ve içerdiği yıldızlardan pek çoğu bu sıradışı özelliklere sahip egzotik kümenin merkezinde bulunmaktadır.
ESO teleskoplarıyla alınan bu yeni görüntüde Martı Bulutsusu adı verilen parlak gaz ve toz bulutunun bir kısmı görünüyor. Bu incecik kırmızı bulutlar göksel kuşun ‘kanatların’ bir kısmını oluşturuyor ve bu görüntü parlak yıldızların arasında dalgalanarak şaşırtıcı karanlık ve aydınlık kırmızı bulutları gözler önüne seriyor.
Evren 11 milyar yıl önce Dünya’nın yaşamaya başladığı küresel ısınmanın benzerini yaşadı. Sonuçta obur karadeliklerin şiddetli patlamalar ile yaydığı ışınımlar 500 milyon yıl boyunca bazı cüce gökadaların büyümesine engel oldu. Bu bilgiye Hubble Uzay Teleskopu’nun yeni teknoloji ürünleri yardımıyla ulaşıldı.
Beş milyar yıl içinde Samanyolu ile Andromeda gökadaları çarpışacak. Bu her iki gökada arasında yok olma ve var olma savaşı demek. Gökadalar birbiri içinden geçerken kimliklerini kaybedecekler.
Geçmişimizi anlamak ve gelecekte başımıza neler geleceğini öngörebilmek adına gökada çarpışmalarını iyi incelemek gerekiyor.
Neptün 165 yıl önce keşfedildiği noktaya gelerek, keşfedildiğinden bu yana bir yılını tamamladı. Bu önemli anı vurgulamak için Hubble Uzay Teleskopu gözlerini Neptün’e çevirerek “yıldönümü görüntüleri” elde etti.
Neptün, Güneş’e en uzak gezegendir. Alman gökbilimci Johann Gale tarafından 23 Eylül 1846’da keşfedildi.
ESO’nun Şili’deki Çok Büyük Teleskop’unu kullanan gökbilimcilier Medusa Bulutsusu’nun şimdiye kadarki en ayrıntılı görüntüsünü elde ettiler. Bulutsunun merkezindeki yıldız ömrünün sonuna geldiği için dış kısımlarını uzaya atarak bu renkli bulutu meydana getirmektedir. Görüntü, sonunda bu türden bir nesneye dönüşecek olan…
ESO’nun VISTA telekobundan elde edilen bu yeni kızılötesi imge, 15 000 ışık yılı uzaklıktaki, 47 Tucanae küresel kümesini dikkat çekici bir ayrıntıyla göstermektedir. Bu küme, milyonlarca yıldız içermekte ve içerdiği yıldızlardan pek çoğu bu sıradışı özelliklere sahip egzotik kümenin merkezinde bulunmaktadır.
ESO teleskoplarıyla alınan bu yeni görüntüde Martı Bulutsusu adı verilen parlak gaz ve toz bulutunun bir kısmı görünüyor. Bu incecik kırmızı bulutlar göksel kuşun ‘kanatların’ bir kısmını oluşturuyor ve bu görüntü parlak yıldızların arasında dalgalanarak şaşırtıcı karanlık ve aydınlık kırmızı bulutları gözler önüne seriyor.