Güneş Sistemimizdeki neredeyse her gezegen son 60 yılda uzay araçları ile ziyaret edilmiş olsa da Neptün ötesi bölgedeki cisimler zar zor keşfedildi. Bu bölgede beş Yer kütlesinde olduğu düşünülen Dokuzuncu Gezegen olduğunu ileri süren ikinci derece kanıtlar bulunuyor. Eğer varsa Güneş-Yer uzaklığının 800 katından daha uzakta oldukça geniş bir yörüngede dolanıyor demektir. Gökbilimciler henüz bu gezegeni bulamamış olsa da belki de aradıkları ipucunu 336 ışık yılı buldular.
Bir çift yıldız üyesi olan HD 106906’nın Hubble verilerini irdeleyen gökbilimciler 15,000 gibi inanılmaz bir yörünge dönemine sahip ve yıldız çiftinden Dokuzuncu Gezegen Güneş’e olan uzaklığına benzer konumda bulunan bir gezegeni incelediler. Bu, başka yıldızların çevresinde de çok uzaklarda dolanan gezegenler olduğunu gösteren kanıttır. Araştırmacılar, gezegenin bölge yakınından geçen başka bir yıldızın çekim kuvveti nedeniyle yörüngesinin değiştiğini düşünüyor. Belki de Güneş Sistemimizde de 4.6 milyar yıl önce benzer bir durum yaşandı.
336 ışık yılı uzaktaki çift yıldızın beklenmeyecek kadar uzak bir yörüngesinde bulunan gezegen, Dokuzuncu Gezegen ile ilgili bilgiler sunabilir.
Gökbilimciler ayrıca ana yıldızından ve görünür kalıntı diskinden çok uzakta bulunan dev Jüpiter benzeri gezegenin hareketini de ölçtüler. Kalıntı diski Neptün ötesindeki küçük ve buzlu cisimlerden oluşan Kuiper Kuşağına benzemektedir. Güneş Sistemimizde var olduğu ileri sürülen Dokuzuncu Gezegen de Kuiper Kuşağının ötesinde tuhaf yörüngeye sahip olduğu düşünülüyor. Dokuzuncu Gezegen arayışı sürse de bu ötegezegen keşfi benzer sıra dışı yörüngelerin mümkün olduğunu gösteriyor.
Gaz devinin yaşadığı sistem sadece 15 milyon yaşında. Buna göre Dokuzuncu Gezegen 4,6 milyar yıllık Güneş Sistemimizin evriminde erken zamanda oluşmuş olabileceğini gösteriyor.
Sıra dışı bir yörünge
HD 106906b olarak adlandırılan 11 Jüpiter kütleli ötegezegen Şili’deki Atacama Çölünde yer alan Las Campanas gözlemevindeki Macellan teleskopları ile 2013’de keşfedildi. Ancak gökbilimciler gezegenin yörüngesini o sırada anlayamamıştı. Bunu Hubble teleskopunun çıkarması gerekiyordu ve 14 yıl süren hassas gözlemler sonucunda doğru sonuçlara ulaşıldı.
Ötegezegen parlak ve genç yıldızlardan oldukça uzaktadır (Yer’in Güneş’e uzaklığının 730 katından fazla ya da başka bir ifadeyle 108 milyar kilometre). Bu uzaklığa karşılık Hubble 15,000 yıllık yörüngeyi belirlemesi kısa zaman aldı denilebilir. Yıldızdan çok uzak olması nedeniyle zayıf kütle çekimi gezegenin yavaş hareket etmesine neden olmaktadır.
Bu uzaklığa nasıl ulaştı?
Ötegezegen bu kadar uzak ve tuhaf şekilde eğimli bir yörüngeye nasıl ulaştı? Daha çok kabul gören kurama göre bu tür gezegenler yıldızına çok daha yakın ya da Yer-Güneş uzaklığının üç katından uzakta oluşurlar. Ancak sistemin gaz diskinin sürüklenmesi gezegenin yörüngesinin bozulmasına ve onu yıldız çiftine doğru içe göç etmesini sağladı. Birbiri çevresinde dolanan çift yıldızın kütle çekim etkileri ise onu sistemin dışına, yıldızlararası uzaya doğru fırlattı. Bu sırada sistemin yakınından geçen başka bir yıldız gezegenin yörüngesinin belirlenmesini sağlayarak onun sistem dışına çıkmasına engel oldu.
ESA’nın Gaia uydusundan alınan verilerle yörüngeyi belirleyen aday yıldızlar 2019’da belirlendi.
Dokuzuncu Gezegen var mı?
Gökbilimciler şimdiye kadar Dokuzuncu Gezegen ile ilgili sadece ikinci derece kanıtlar elde ettiler. Neptün ötesi bölgede Güneş sistemindeki cisimlere kıyasla alışılmadık yörüngelerde hareket eden küçük cisimlerden oluşan bir küme buldular. Bazı gökbilimciler bunun bir gezegenin uyguladığı kütle çekimi nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüler. Bu kurama karşı geliştirilen diğer kurama göre ise böyle gezegen bulunmuyor. Küçük cisimler arasındaki dengesizlik ve birçok cisimler arasındaki kütle çekimi nedeniyle bir arada durmasına yol açmaktadır. Başka bir kuramda böyle bir gezegenin olmadığını küçük cisimlerin kümelenmesinin sadece istatiksel anormallik olabileceğini savunmaktadır.