Büyük Sırrın Çözümüne Doğru

Abell 1689 gökada kümesi. Mor renk karanlık madde dağılımıyla birlikte kütle çekimsel merceğin göründüğü bölgeleri gösteriyor. Bu bölgelerde görülen gökadalar aslında çok daha uzaktalar. (NASA, ESA, E. Jullo (JPL/LAM), P. Natarajan (Yale) and J-P. Kneib (LAM).)

Evrenin genişlemesini hızlandırdığı düşünülen karanlık enerji bilmecesinde bir adım atıldı. NASA/ESA Hubble Teleskopu ile kütle çekimsel mercek yöntemiyle alınan sonuçlar Journal Science Dergisi’nin 20 Ağustos 2010  sayısında yayınlandı.

Yıldız, gezegen ve toz bulutlarında yer alan normal madde evrenin kütle-enerji içeriğinin çok küçük bir kısmını oluşturur. Görülemeyen karanlık madde ancak kütle çekim yoluyla tespit edilebilir. Karanlık madde, karanlık enerjiyle birlikte tüm evreni kaplamış durumdadır. Bilim insanları karanlık enerji tarafından uygulanan basınç nedeniyle evrenin genişlediğini düşünüyor.

Modern kozmolojinin yeni ama önemli problemlerinden biri de karanlık enerjidir. 1998 yılında keşfedilişinden bu yana karanlık enerjiyi anlamak için birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışma ise tamamen farklı bir şekilde yapıldı.

Science Dergisi yazarı Eric Jullo: “Karanlık enerji ve basınç ilişkisi durum denklemi olarak verilir. Amacımız bu ilişkiyi deneysel olarak ölçmektir. Karanlık enerjinin özellikleri bize evrenin gelişmesini nasıl etkilediğini gösterecektir” diyor.

Ekip kütle çekim merceği yöntemi için gökada kümesi Abell 1689’u kullandı. Çekimsel mercek yöntemi Einstein’ın Genel Görelilik Kuramı tarafından tahmin edilmiş ve uzak bölgelerin karanlık enerjiyle nasıl değişim gösterdiğini ortaya çıkarmak üzere kullanılan bir yöntemdir. Önde yer alan bir gökada kümesi daha uzaktaki bir gökadadan gelen ışığı kırarak büyütür. Bu doğal bir mercektir. ESO’nun Çok Büyük Teleskopu ve diğer teleskoplarla yapılabilecek bu gözlemler mercek gökada kümesinin ve arkasındaki gökadanın uzaklığına da bağlıdır.

Abell 1689 kümesindeki normal madde (soldaki) ve karanlık madde (sağdaki) dağılımı.

Çalışmayı gerçekleştirenlerden Priyamvada Natarajan: “Mercek, merceğin kütlesine, uzay-zamanın yapısına ve mercek ile uzaktaki nesnenin arasındaki göreli uzaklığa bağlıdır. Bu bir resme mercekle ne kadar uzaklıktan baktığınızla ilişkilidir. Merceği cisme yaklaştırıp uzaklaştırarak netliği sağlarsınız” diyor.

Uzak gökadalardan gelen ışığı aradaki gökadayı mercek olarak kullanıp alan gökbilimciler bu şekilde karanlık enerjinin etkilerini de ortaya çıkarmaya çalışıyorlar.

Peki evrenin bu kadar büyük olan geometrisi nedir?

“Geometri evrenin içeriği ve kaderini birbirine bağlayan karmaşık bir olgudur. Eğer iki bilgiyi bilirseniz üçüncüyü çıkarabilirsiniz. Bizim şimdiden evrenin kütle-enerji içeriği hakkında bayağı bir bilgimiz var ve buna dayanarak evrenin bir kulpunu bulabilirsek evrenin kaderinin ne olacağını da kestirebiliz” diyor Natarajan.

Bu yeni yöntemle karanlık enerji bilgisi çıkarılabilir. Yöntem gelecek uygulamaları için de güven vermektedir.

Bilim insanlarına göre bu yöntemle ilerken çok titiz davranmak gerekiyor. Birkaç yıllarını sadece matematiksel modeller ve hem normal hem de karanlık maddenin evrende kesinleşmiş yerlerini işaretlemekle geçirdiler.

Kaynak: ESA-Hubble

Önerilir...

Düşünceniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d