NASA’nın Gezginleri (Voyager 1 ve 2) daha önce ulaşılmayan yerde bulunuyor. Araçlar Dünya’dan 9 milyar km uzaklıkta Güneş Sistemi’nin en uzak ve keşfedilmemiş bölgesine ulaşmıştı.
Bilim insanları araçların geriye çok önemli ve şaşırtıcı bilgiler ilettiğini belirtiyor. Bu bilgilerden biri de Güneş Sistemi’nin sınırında kabarcık (ya da köpük) oluşumlarının bulunduğu yönünde.
Verilere göre kabarcıkların büyüklüğü Güneş-Dünya uzaklığı -yani 150 milyon km- kadar. 2007’de Gezgin 1 ve bir yıl sonra da Gezgin 2 bu köpük bölgesine giriş yaptı. Gezgin 1’den gelen verileri anlayamayan araştırmacılar şimdi bu verilerin ne anlama geldiğini fark ettiler.
NASA’nın Güneş George Mason Üniversitesi’nden Merav Opher: “Güneş’in manyetik alanı güneş sisteminin kenarına kadar uzanıyor. Güneş’ten çıkan bu manyetik alan tıpkı bir balerinin eteği gibi kıvrılarak uzanır. Çok ama çok uzaktaki Gezgin araçları Güneş kaynaklı manyetik alanın son katmanındaki demetlerin içinde” diyor Opher.
Manyetik alanın bu şekilde katlanmış olması sonucunda ilginç bazı durumlar oluşabiliyor. Buradaki manyetik köpükler ara sıra patlayarak kendilerini bir şekle sokuyorlar.
Opher’in arkadaşı Maryland Üniversitesi’nden fizikçi Jim Drake: “Güneş sisteminin sınırında böylesi bir köpük bulacağımız aklımıza gelmezdi” diyor.
Geçmişi 1950’lere kadar uzanan kuramlar çok farklı bir senaryo ortaya koyuyor. Güneş’ten bu kadar uzaktaki manyetik alanlar sonunda zayıflayarak tekrar geri dönüyor. Gezginlerin parçacık sayımları köpüğün zaman zaman yoğunlaştığını zaman zaman seyrekleştiğini gösteriyor. Drake: “Aldığımız verilerin ne anlama geldiğini saptamaya çalışıyoruz” diyor.
Güneş’in bu uzak noktasındaki köpüksü yapı gökada ile arada gerçekleşen etkileşimin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynayacak. Araştırmacılar Gezginlerin şimdi sistemin sınır noktası olan Heliosheath bölgesinde olduğunu belirtiyor. Yani araçlar Güneş Sistemi ile Samanyolu arasındaki geçiş alanında bulunuyor. Burada birçok şeyi görebilirler: yıldızlararası bulutlar, gökadanın manyetik alanı, kozmik ışınlar ve diğerleri. Bölgenin davetsiz misafirleri olan Gezginler acaba buradaki köpüksü bölgenin karmaşasından etkilenebilir mi?
Bu soruyu kozmik ışınlar açıklayabilir. Gökadadan yayılan kozmik ışınların kaynağı uzaktaki karadelikler ve süpernova patlamalarıyla ortaya çıkan ve hızları ışık hızına yaklaşan atomaltı parçacıklarıdır. Bu mikroskobik top gülleri olarak niteleyebileceğimiz parçacıklar iç güneş sistemine girmek istediklerinde Güneş’in manyetik alanının tepkisiyle karşılaşır.
“Manyetik kabarcıklar sanki bizleri bu parçacıklardan koruyan bir savunma kalkanıdır. Bu iyi bir şey mi, henüz bilmiyorum” diyor Opher.
Bu balonlar kozmik ışınların serbestçe içeri girmelerine engel oluyor gibi görünüyor. Kozmik ışınlar bu köpüklerin içinde hapsolabilir.
Şimdiye kadar elde edilen kanıtlar Gezgin ile elde edilen yüksek enerjili parçacık sayımından geliyor. Bu kanıt ayrıca Gezgin’in manyetik alan ölçümleriyle de elde edilebilir. Yine de buradaki manyetik alan çok zayıf olduğundan net bir fikir edinmek için daha hassas davranmak gerekir, bu da zaman ister. Nihayet Gezgin araçları manyetik alan köpüklerinin sırrını çözebilir.
“Muhtemelen Gezginler köpüklü bölgenin daha da içlerine girdikçe daha fazla bilgi edineceğiz. Bu sürprizlerin ilkidir ve bizi ileride başka sürprizlerde bekliyor olabilir” diyor Opher.