ESO’nun La Silla Gözlemevi’ne kurulan yeni bir ulusal tesis başarılı bir şekilde ilk gözlemlerini gerçekleştirdi. ExTrA teleskopları yakın kırmızı cüce yıldızların etrafında dolanan Dünya-boyutlarındaki gezegenleri arayacak. ExTrA’nın yenilikçi tasarımı daha önceki araştırmalara göre çok daha gelişmiş hassasiyete ulaşmayı sağlayacak. Gökbilimciler artık potansiyel yaşanabilir gezegenleri aramak için güçlü bir araca sahipler.
Şili’nin kuzeyindeki ESO’nun La Silla Gözlemevi’ne kurulan yeni tesis, Geçiş Yapan Gezegenler ve Atmosferleri (ExTrA), ilk gözlemlerini başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. ExTrA ile yakın kırmızı cüce yıldızların etrafındaki gezegenlerin özellikleri araştırılacak. Projenin finansmanı Avrupa Araştırma Konseyi ve Fransız Ulusal Araştırma Ajansı tarafından sağlanıyor. Teleskopların kontrolü Fransa’nın Grenoble şehrinden gerçekleştirilecek.
ExTrA ötegezegenleri araştırmak için üç adet 0.6-metrelik teleskop kullanacak [1]. Teleskoplar düzenli bir şekilde birçok kırmızı cüce yıldızdan gelen ışığı görüntüleyerek, yıldız diski önünden geçiş yapan gezegenlerin bu ışıkta meydana getirdiği azalmaları ölçümleyecek.
“Teleskop yerleşkesi olarak La Silla seçildi, çünkü mükemmel atmosferik koşullara sahip,” diyor projenin yürütücüsü Xavier Bonfils. “Gözlediğimiz ışık türü — yakın kırmızı ötesi — Dünya atmosferi tarafından kolayca soğuruluyor, bu nedenle gözlemler için mümkün olan en kuru ve karanlık bölgelere ihtiyacımız var. La Silla bu koşulları sağlayan en uygun yer.”
Geçiş yönteminde gözlenen yıldızın parlaklığındaki değişimleri izleyebilmek için diğer referans yıldızlar da gözlenmektedir. Bununla birlikte, yerden yapılan gözlemlerle küçük, Dünya-boyutlarındaki gezegenlerin neden olduğu değişimleri ölçebilmek oldukça zordur [2]. Ancak yeni teknikler kullanan ExTrA ile gözlenen yıldızların farklı dalga boylarında ölçümlerinin yapılması bu türden bazı zorlukların aşılabilmesini sağlamaktadır.
Hedef yıldızla dört karşılaştırma yıldızından üç ExTrA teleskopu ile toplanan ışık, optik fiberden geçerek çoklu-nesne tayfçekerine gönderilmektedir. Tayf bilgisini geleneksel fotometri ölçümüne ekleyerek yapılan bu yenilikçi yaklaşımla yeryüzü atmosferi ile aygıt ve dedektörlerin de ışık üzerindeki bozucu etkisi azaltılmakta ve elde edilecek hassasiyet artırılmaktadır.
Geçiş yapan bir gezegen daha küçük bir yıldız ışığında daha fazla engellemeye neden olacağından, ExTrA Samanyolu’nda bolca bulunan ve M cüceleri olarak bilinen yeryüzüne yakın bu türden küçük ve parlak yıldızlara odaklanacaktır. Bu tür yıldızların çok sayıda Dünya-boyutlarında gezegene ev sahipliği yaptığı düşünülüyor, bu yüzden gökbilimciler için yaşam barındıran gezegenleri arama konusunda birincil hedef olarak görülüyorlar. Güneş’e en yakın yıldız olan Proxima Centauri Dünya-kütlesinde bir gezegene sahip olduğu bilinen bir M cüce yıldızıdır.
Şimdiye kadar keşfedilememeyen Dünya-benzeri gezegenleri bulmak ExTrA’nın iki anahtar görevinden biri olacak. Teleskop ayrıca bulunan gezegenleri ayrıntılı olarak inceleyecek ve Dünya’ya benzerliklerini araştıracak.
“ExTrA ile gökadamızdaki gezegenlerin bazı özelliklerini belirleyebileceğiz. Bu tür gezegenlerin ne kadar yaygın olduklarını bulmayı da hedefliyoruz. Ayrıca onları oluşturan ortamları da merak ediyoruz,” diye ekliyor ekip üyelerinden Jose-Manuel Almenara.
Bonfils gelecek için heyecanlı: “ESO’nun Aşırı Büyük Teleskopu gibi yeni nesil teleskoplarla ExTrA ile bulunan gezegenlerin atmosferlerini inceleyerek bildiğimiz anlamda yaşama ev sahipliği yapıp yapmadıklarını bulmaya çalışacağız. Ötegezegen çalışmaları bir zamanlar bilim kurgunun konusuna giren şeyleri bilimsel gerçeklere dönüştürmeye başladı.”
Notlar
[1] Teleskoplar ve kundakları Astrosysteme Austria tarafından, kubbeler Alman firması ScopeDome tarafından, kırmızı ötesi kamera ABD’li firma Princeton Instruments tarafından ve dedektör dizgesi de Belçikalı firma Xenics tarafından sağlanmıştır. Tesis hakkında daha fazla bilgi burada bulunabilir.
[2] Bu yaklaşım diferansiyel fotometri olarak bilinmekte ve hedef yıldızla birlikte, gökyüzünde ona yakın diğer yıldızları eş-zamanlı gözlemeyi içermektedir. Dünya’nın bozucu atmosferik etkilerinin tüm yıldızların ışığında meydana getirdiği değişimleri düzelterek hedef yıldız için daha net ölçümler yapılabilmektedir. Bununla birlikte, Dünya-boyutlarındaki gezegenlerin ışık üzerindeki engelleme etkisi o kadar küçüktür ki, bu yöntemle bile bazen yeterli ölçümler yapılamamaktadır.
ESO-Türkiye (Arif Solmaz, Çağ Üniversitesi, Uzay Gözlem ve Araştırma Merkezi, Mersin)