40 Yıllık Voyager Serüveni

İnsanlığın ürettiği ve hâlâ görevde olan en uzun zamanlı uzay araçları Voyager 1 ve 2 sırasıyla Ağustos ve Eylül aylarında 40. yıllarına girmiş olacaklar. Dünya’dan çok uzak olmalarına karşılık ulaştıkları son noktanın verilerini iletmeyi sürdürüyorlar.

Gezgin-2, Florida’daki Cape Canaveral’den 20 Ağustos 1977’de Titan/Centaur roketiyle fırlatıldı. (NASA/JPL)

Araçların hikâyesi gelecekteki bilim insanları ve mühendisleri etkileyeceği gibi film, sanat ve müzik alanlarında da Dünya kültürün de gelişim sağlayacaktır. Her araçta Dünya’daki çeşitli cisim ve canlıların sesleri, fotoğrafları ve mesajları bulunan “Altın Plak” taşımaktadır. Uzay araçlarının yolculukları milyarlarca yıl bile sürebilir ki bu da insanlığın uzaya ilettiği tek izleri taşıyor olabilir.

Sayısız kayıt ileten araçların benzeri olmayan yolculukları 5 Eylül 1977’de Voyager 1’in fırlatılmasıyla başladı. Araç 2012’de Güneş Sistemi dışına çıkan ilk araç oldu. 20 Ağustos 1977’de fırlatılan Voyager 2 ise dört gaz devini (Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün) ziyaret eden ilk araç olarak tarihe geçti. Araç Jüpiter’in Io uydusundaki aktif volkanları gözlemiş, Europa’nın buzlu yüzeyi altında sıvı okyanus olabileceğini işaret eden ipuçlarını iletmişti. Satürn’ün en büyük uydusu Titan’da Dünya’nın ilkel dönemine çok benzeyen bir atmosfer olduğunu; Uranüs’ün buzlu uydusu Miranda ve Neptün’ün Triton adlı buz gibi soğuk uydularını gözlemişti.

Uzay aracı artık bu gezegenleri çok geride bıraktı ve önümüzdeki 40.000 yıl içinde de başka bir yıldızla karşılaşmayacak. Araçların aldığı Güneş ışığı oldukça yetersiz olmasına karşılık yıldızlararası ortamın ilk koşullarına ait gözlemlerini ilettiler.

Gezgin (Voyager)

Voyager 1 Dünya’dan yaklaşık 21 milyar kilometre uzaklıkta ve yıldızlararası uzayda gezegen düzlemine göre kuzey yönde yolculuğunu sürdürüyor. Sonda, araştırmacılara Güneş Sistemindeki gezegenleri ve sistemi kuşatan güneş rüzgârlarıyla beslenen heliosfer adı verilen dev ışınım (radyasyon) kabarcık küresinin varlığını iletti. Yıldızlararası uzayın bu kabarcığı sardığını işaret etti.

Dünya’dan yaklaşık 17 milyar kilometre uzaktaki Voyager 2 ise Voyager 1’in tersi yönde, güneye hareket ediyor. Önümüzdeki birkaç yıl içinde yıldızlararası ortama girmesi bekleniyor. İki aracın bu zıt yöndeki yolculuklarının nedeni ise yüklü parçacıkları, manyetik alanları, düşük frekanslı radyo dalgalarını ve güneş plazmasını ölçen aletleri kullanarak heliosfer çevresindeki yıldızlararası ortamın özelliklerini karşılaştırma olanağına ulaşma isteği. Voyager 2 yıldızlararası ortama geçtiğinde iki aracın verileri karşılaştırılabilecek.

Caltech’deki Voyager projesi araştırmacılarından Ed Stone: “Hiç kimse bu araçların 40 yıl çalışacağını ve bu alanda bir öncü olacaklarını tahmin etmemişti. Önümüzdeki yıllarda da ilettikleri veriler bizi heyecanlandırmaya yetecek” diyor.

Tasarımcılarının öngörüsü sayesinde uzay araçları kozmik yolculuklarını sürdürüyor. Güneş sistemindeki en ağır gezegen olan Jüpiter’in ışınım ortamından yararlanarak hızlanan uzay aracı sonraki yolculuklarını sürdürmeyi sağlayacak donanıma sahipler. Her iki araçta da yedekleme sistemleri gerektiğinde uzun süreli güç kaynaklarını bağımsız olarak devreye sokacak şekilde tasarlanmıştı. Araçlarda üç radyoizotop termoelektrik jeneratör bulunmaktadır; bu cihazlar plütonyum-238’in yarılanma süresinden (88 yıl) elde edilen ısı enerjisini kullanır.

Araçların bulundukları ortamlar neredeyse ‘boş’ olduğundan herhangi bir cisimle çarpışma olasılığı çok düşüktür. Buna karşılık Voyager 1’in bulunduğu yıldızlararası ortam gerçek anlamda boşluk değildir. Bu ortam milyonlarca yıl önce patlayan süpernovaların artıkları olan bulutlarla doludur. Bu madde araç için bir tehlike teşkil etmiyor. Böylesi bir ortam araştırmacıların tam da ihtiyaç duyduğu Güneş sistemi dışındaki ortam çalışmalarına veri sağlıyor.

Araçların gücü oldukça azaldığından mühendisler şimdi gerekli olan enerji için çeşitli aletler üzerindeki kısıtlamalar üzerinde çalışıyor. Böylece Voyager 1’in ömrünü en üst düzeye çıkarmak amacıyla araçtaki eski yazılımları içeren kod sistemini inceliyorlar.

NASA’nın Jet İticileri Laboratuvarından (JPL) Voyager proje yöneticisi Suzanne Dodd: “Elimizde 1970’lerin modelinde bir araç var ve bunun nasıl çalıştığını anlamak önümüzdeki yıllarda da çalışmasını sağlamak açısından oldukça önemli. Bunun için hangi güncellemeler gerektiği üzerinde çalışıyoruz” diyor.

Ekip üyeleri araçların 2030 yılına kadar veri yollamayı sürdüreceğini düşünüyor. Araçlar bu tarihte veri yollayamayacak olsa da yolculuklarını saatte 48.280 kilometre hızla devam ettirecek ve Samanyolu çevresindeki bir turlarını 225 milyon yılda tamamlayacak.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

JPL

Önerilir...

Düşünceniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.