Gökada merkezindeki karadelik çevresinden yayılan jetlerin oluşturduğu renk cümbüşü. Görüntü üç farklı dalga boyunda alınan verilerle oluşturuldu. ( X-ray: NASA/CXC/SAO/A. Siemiginowska et al; Optical: NASA/STScI; Radio: NSF/NRAO/VLA)
NuSTAR ve Chandra verileriyle oluşturulmuş Heykeltraş gökadası görüntüsü. Turuncu nokalar NuSTAR verileriyle gözlenen yüksek enerili X-ışını kaynaklarıdır. (NASA/JPL-Caltech/JHU)
Hubble, biri parçalanmış çarpışan iki gökadanın görüntüsünü yayınladı.
Bu görüntü WISE ile Spitzer Uzay Teleskopu’nun gözlemlediği iki gökada kümesini gösterir. Gökada kümeleri evrendeki en büyük yapılar arasındadır. Görüntülerin merkezlerinde görülenler en parlak gökada kümesi veya BCG adı verilen gruplara örnektir. (NASA/JPL-Caltech/SDSS/NOAO)
Karşıdan görünen bir sarmal gökadanın güzelliği bir başkadır. Bu da öyle görkemli bir görsel. Berenisin Saçı’nın güneyinde yer alan büyük gökada Messier 100 (M100) 55 milyon ışık yılı uzaklıkta yer alan sarmal bir gökadadır.
M100 çok net görülen sarmal kolları ve merkezindeki çubuksu yapıyla SAB türü bir gökadadır.
Bir yandan yeni yıldızlar oluştururken diğer yandan dışarı büyük miktarlarda gaz pompalayan sarmal gökada NGC 253’ün ESO’daki Çok Büyük Teleskop (VLT) görüntüsü. Gökada sarmal olmasına karşılık sarmal kollarını bize verdiği poz nedeniyle net göremiyoruz. (ESO/INAF-VST)
XMM-Newton Teleskopu ile morötesi ışık altında elde edilmiş M101 görüntüsü. (ESA/XMM & R. Willatt)
Dünya üzerindeki varlıklarının büyük bir kısmında, insanlar kendilerini oldukça özel hissettiler. Fakat, bilimsel bir bakış açısıyla yaklaştığımızda, tek kelimeyle önemsiz olduğumuz ortaya çıkıyor. Evrenin merkezinde değiliz. Özel değiliz. Yalnızca, milyarlarca galaksinin bulunduğu ve biz olmadan da yaklaşık olarak 13.8 milyar yıl boyunca var olmuş evrende, bir galaksideki önemsiz bir yıldızın etrafında dolanan, önemsiz küçük bir gezegendeki türleriz.
Yine de, kendimizi bu kadar çabuk bir ”hiç” olarak görmekte acele etmeyelim diye düşünüyorum. Evrenin merkezinde olduğumuzu düşündüren bir his hala var içimde.Saygılarımla
gözlemlenebilen tek bir noktada milyarlarca galaksinin eşsiz güzelliklerini görmek çok güzel bir duygu,her bir galakside milyarlarca yıldızlar ve onlara bağlı gezegenler,oluşumlar belkide farklı yaşam formları olma ihtimalini gösteriyor,doğan her bir yıldız farklı yaşam formlarını meydana getiriyor olabilir ve bu gözlemlenebilen evrenin en küçük noktası insanın aklının alamıyacağı bir kavram.
Dünya üzerindeki varlıklarının büyük bir kısmında, insanlar kendilerini oldukça özel hissettiler. Fakat, bilimsel bir bakış açısıyla yaklaştığımızda, tek kelimeyle önemsiz olduğumuz ortaya çıkıyor. Evrenin merkezinde değiliz. Özel değiliz. Yalnızca, milyarlarca galaksinin bulunduğu ve biz olmadan da yaklaşık olarak 13.8 milyar yıl boyunca var olmuş evrende, bir galaksideki önemsiz bir yıldızın etrafında dolanan, önemsiz küçük bir gezegendeki türleriz.
Yine de, kendimizi bu kadar çabuk bir ”hiç” olarak görmekte acele etmeyelim diye düşünüyorum. Evrenin merkezinde olduğumuzu düşündüren bir his hala var içimde.Saygılarımla
Daha biz evrenin geometrisini bile bilmiyoruz.Bilsek en azından evrenin neresinde olduğumuz hakkında bir fikrimiz olur
gözlemlenebilen tek bir noktada milyarlarca galaksinin eşsiz güzelliklerini görmek çok güzel bir duygu,her bir galakside milyarlarca yıldızlar ve onlara bağlı gezegenler,oluşumlar belkide farklı yaşam formları olma ihtimalini gösteriyor,doğan her bir yıldız farklı yaşam formlarını meydana getiriyor olabilir ve bu gözlemlenebilen evrenin en küçük noktası insanın aklının alamıyacağı bir kavram.