2020’de Öne Çıkan Astronomi Keşifleri

Bir yılı daha geride bıraktık. 2020 yılı pandemi nedeniyle insanlığın akıllarında kalacak bir yıl oldu ve bu nedenle birçok araştırma projeleri de ertelendi ya da iptal edildi. Elbette astronomide buradaki payını aldı. Her şeye rağmen astronomi yine bilimin lokomotifi olmayı sürdürdü ve önemli keşifler gerçekleşti. 2021 yılının bilim açısından oldukça verimli bir yıl olması dileğiyle 2020 yılındaki keşifler içinden öne çıkanlar…

Spitzer Veda Etti

Spitzer Kırmızıöte teleskopu..

Gökbilimcilerin gözde teleskoplarından biri olan Spitzer teleskopu kırmızıöte bölgede gözlem yaparak önemli bilgilere ulaşılmasını sağladı. 16 yıldan uzun süre görev yaptı ve 30 Ocak 2020’de emekliye ayrıldı. Ötegezegen keşifleri, kahverengi cücelerin atmosferlerinin analizi, antik gökadaların gözlenmesi, yıldız doğumları gibi birçok alanda veri topladı. Spitzer teleskopunun görevini şimdi daha üst yeteneklere sahip olması beklenen James Webb teleskopu alacak.

Spitzer ile haberlere ulaşmak için tıklayınız.

Mars’ta Depremler Olduğu Kanıtlandı

Insight aracı ve sismik ölçeri (alttaki yarım küre şeklindeki parlak cisim).

Kasım 2018’de Mars’a inen ve geçtiğimiz yılın Şubat ayında resmen göreve başlayan InSight bugüne kadar Mars’ta 174 deprem olduğunu kaydetti. Yaklaşık iki günde bir depremin olduğu Kızıl Gezegen, Dünya ve Ay gibi sismik açıdan aktif. Buna karşılık oluşan depremlerin sayısı ve gücü Dünya’dakilere göre oldukça zayıf. Mars’ta oluşan depremlerin hiçbiri 4 büyüklüğünü geçmedi.

Genel anlamda oluşan depremler zayıf. Hiçbiri 4 büyüklüğünü aşmadı. Bu tip depremler Dünya’da yılda binlerce oluşur ve teknik araçlar olmadan algılanamaz. Mars’da Dünya’dan daha az deprem oluşmasının nedeni muhtemelen sürekli tektonik plakadan oluşmasıdır. Dünya’da ise bitişik plakalar arasında biriken ve sonra kırılan yapılar deprem üretir.

Konuyla ilgili ayrıntılar için tıklayınız.

Burnumuzun Dibinde Karadelik Varmış!

Ressam gözüyle; iki yıldız görülmeyen bir cismin çevresinde dolanırken. ((ESO / L. Calçada))

Avrupa Güney Gözlemevinin (ESO) başını çektiği bir grup gökbilimci Yer’den sadece 1000 ışık yılı uzakta bir karadelik keşfetti. Karadelik Güneş sistemine şimdiye kadar bulunanlardan daha yakındır ve çıplak gözle görülebilen üçlü bir sistemin üyesidir. Karadelik ESO’nun Şili’deki La Silla gözlemevindeki MPG/ESO 2.2 metrelik teleskopuyla keşfedildi. Bu çalışmayla gelecekte daha fazla karadelik bulunabileceği belirtiliyor.

Güney yarıküredeki Dürbün (Telescopium) takımyıldızında bulunan sistem karanlık bir yerde çıplak gözle görülebilir. Sistem, bize en yakın karadeliği barındıran üçlü sistem unvanını elde ediyor.

HR 6819’daki karadelik çevresiyle şiddetli etkileşime girmeyen yıldız kütleli karadeliktir. Ancak ekip iç yıldızın yörüngesine bakarak kütlesini hesaplayabildi. Buna göre karadelik en az 4 Güneş kütlesinde.

Ayrıntısı için tıklayınız.

Üç Ülke Mars’a Araç Yolladı

Birleşik Arap Emirlikleri, Çin ve ABD, konumunun uygun olduğu 2020’de Mars’a araç yolladı. ESA’nın projesi için pandemi nedeniyle ertelendi.

Mars’ın Dünya’ya en yakın konumundan yararlanmak isteyen üç ülke; Umut (The Hope Probe, BAE), Tianwen-1 (Çin) ve Mars 2020 (ABD) adlı araçlarını Kızıl Gezegen’e yolladı.

Komşu gezegen 26 ayda bir Dünya’ya bu kadar yaklaşır ve tüm Mars araçları bu zaman fırlatılır. Her üç ülkenin uzay ajansları Mars’ta geçmiş oluşmuş olası yaşamın izlerini bulmak için görev tanımı yaptılar. Araçların yolculukları altı ay sürecek.

Araçların ayrıntılı görevlerini öğrenmek için tıklayınız.

En Yakın Yıldızda İki Gezegen Olduğu Onaylandı

2016’da keşfedilen Güneş’e en yakın yıldız olan Proxima Centauri çevresinde dolanan Yer büyüklüğündeki gezegenin varlığı onaylandı. Buna göre Proxima b gezegeni 1.17 Yer kütlesinde ve 11.2 yörünge dönemine sahip olup yıldızın yaşam alanında yer alıyor. Onay Şili’de bulunan Çok Büyük Teleskop (VLT) üzerine takılan ESPRESSO adlı oldukça hassas dikine hız ölçümü yapabilen tayfölçerle yapıldı. Proxima b ilk kez dört yıl önce Cenevre’deki bir ekip tarafından yıldızın hızındaki belirsizlik HARPS adlı tayfölçerle ölçülerek tespit edilmişti.

Proxima b, Yer’e göre yıldızına 20 kat daha yakın olmasına karşılık benzer miktarda enerji alır. Bu da eğer yüzeyinde su varsa bu sıvı halde olabilir anlamına gelmektedir. Buna karşılık yüzeyinde yaşam olup olmadığını söylemek için çok erken.

ESPRESSO bununla kalmayıp yıldıza bağlı ikinci bir gezegen olabileceğini gösteren ize de rastladı. Alınan tuhaf bir sinyal Yer’in üçte biri kütlesinde bir başka gezegen daha olduğu yönünde. Bu gezegen de onay alarak Proxima Centauri’nin ikinci gezegeni oldu.

Ayrıntılar için tıklayınız.

Bir Tutulum Düzlemimiz Daha Varmış!

Ressam tarafından oluşturulan görselde düzlemler sarı ve mavi kalın çizgilerle gösterilmiştir. Sarı taralı çizgilerle gösterilen düzlen gezegenlerin bulunduğu, mavi taralı çizgilerle gösterilense yeni keşfedilen düzlemdir. Kuyrukluyıldızlar bu iki düzlem üzerinde hareket ederler. (NAOJ)

Kuyrukluyıldızların hareketlerini ele alan bir çalışma Güneş Sisteminde ikinci bir tutulum düzlemi olduğunu ortaya çıkardı. Uzun yörünge dönemli kuyrukluyıldızların yörüngelerinin analitik incelenmesi sonucunda kuyrukluyıldızların bazılarının gezegenlerin bulunduğu düzlemde, diğerlerinin ise bundan farklı olan “boş ekliptik düzlemde” hareket ettiği belirlendi. Bu bilgi kuyrukluyıldızların Güneş Sisteminde nasıl oluştuğuna dair benimsenen modeller için önemli sonuçlar vermektedir.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.

Venüs’te Yaşam mı Var?

Sanatçı tarafından bu görselde Venüs yüzeyi, atmosferi ve fosfin molekülü görülüyor. Bu moleküller yüzeyden 55-80 km yüksekte hareket ederek daha düşük irtifadaki milimetrik dalgo boyuna sahip dalgaları emer. (ESO/M. Kornmesser/L. Calçada)

Uluslararası bir gökbilimciler ekibi bugün Venüs bulutlarında nadir bulunan bir molekül keşfini duyurdu — fosfin. Dünya’da, bu gaz sadece endüstriyel olarak ya da oksijensiz ortamlarda yaşayan mikroplar tarafından üretilmektedir. Gökbilimciler onlarca yıldır Venüs’ün yüksek bulutlarının mikroplara ev sahipliği yaptığını tahmin ediyordu — ancak bunlar yüzeydeki kavurucu sıcaktan kaçsa da oldukça yüksek asidik ortamlara maruz kalmaktadırlar. Fosfinin keşfi bu türden yer-ötesi “havadaki” yaşama işaret ediyor olabilir.

Haberin tamamını okumak için tıklayınız.

Ay’da Güneş Işığı Alan Bir Bölgede Su Bulundu

NASA’nın kırmızıöte bölgede gözlem yapan SOFIA adlı araştırma uçağı ile Ay’ın güneş ışığı alan bir bölgesinde su olduğu belirlendi. Keşif, Ay’da var olan suyun sadece soğuk ve güneş ışığı almayan derin noktalarında değil, farklı yapıdaki bölgelerinde de olabileceğini ortaya koyuyor.

Bulunan su miktarını karşılaştırırsak, SOFIA’nın tespit ettiği su miktarı Sahra çölündeki su miktarının yüzde biridir. Az miktarda olmasına karşılık suyun böylesine havasız ve sert koşulların olduğu Ay yüzeyinde nasıl olabildiği sorusu yanıt beklemektedir.

Ayrıntılar için tıklayınız.

Önerilir...

Düşünceniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d