Rosetta aracı Güneş’e en yakın konuma doğru hareketini sürdüren 67P kuyrukluyıldızının yüzeyindeki güneş rüzgârının güçlü etkilerini geçtiğimiz haftalarda yaptığı gözlemlerle ortaya çıkardı.
6,5 yıllık yörünge dönemine sahip kuyrukluyıldız Perşembe günü Güneş’e en yakın konumda olacak [1]. 67P/Churyumov-Gerasimenko kuyrukluyıldızı son aylarda Güneş’e yaklaştıkça yüzeyindeki sıcaklık ve enerji artmış ve yüzeydeki daha fazla donmuş buz buharlaşmıştır. 67P’nin Güneş’e en yakın konumdan geçerken (enberi veya günberi denir) yüzeyindeki değişimlerin izlenmesi bilimsel açıdan çok önemlidir.
Kuyrukluyıldızın günberi konumundan geçerken yüzeyinde yüksek bir aktivite bekleniyordu ama bu tarihten önce öngörülemeyen patlamalar olabileceği de biliniyordu ki bunlardan biri daha önce gözlenmişti.
Rosetta aracı 67P’ye 186 km kadar ki en yakın konumda olduğu 9 Temmuz’da yüzeyde birkaç patlamayı gözledi. Çekirdekte gözlenen patlamalar sonrasında 67P’nin kuyruğundaki tozun gözle görülür seviyelerde arttığı ölçüldü.
Gözlemlerden en şaşırtıcı olanı ise çekirdeğin çevresinde oluşan patlamanın güneş rüzgârı manyetik alanını itmesinin gözlenmesiydi.
Rosetta üzerindeki OSIRIS kamerası ile elde edilen bir dizi görüntü ile kuyrukluyıldızın boynunda jet özellikli aktivite başlangıcıyla manyetik alanın azaldığı belirlendi. Grafikte bu olay mavi dikdörtgen içinde gösterilmiştir. Oluşan jetin saniyede 10 metre yol aldığı belirlendi.
Almanya’daki Max Planck Enstitüsü Güneş Sistemi Araştırmaları Merkezi’nden Carsten Güttler: “Bu şimdiye kadar gördüğüm en parlak jetti” diyor.
“Genellikle oluşan jetler çekirdeğe göre oldukça sönüktür ve bunları görebilmek için fotoğrafların kontrastını açmak gerekir. Ama gördüğümüz çekirdekten daha parlak olduğundan buna gerek kalmadı.”
Aracın kütle tayfölçeri çıkan gazın bileşimini ölçmeye çalıştı ve kısa süre sonra basınç sensörü kuyrukluyıldızın komasındaki değişimi ortaya çıkardı.
Örneğin iki gün önceki ölçümlere göre su miktarı neredeyse değişmezken karbon dioksit miktarı iki kat, metan dört, hidrojen sülfat yedi kat artış göstermişti.
Bern Üniversitesi’nden Rosetta baş araştırmacısı Kathrin Altwegg: “Patlama sonrası ölçülen bu hızlı artışlar oldukça büyüleyici. Burada, püskürtülen tozla ilişkili olduğunu düşündüğümüz organik maddenin ipuçlarını görmekteyiz” diyor.
“Biz kuyrukluyıldızının yüzeyinin altındaki malzemenin açığa çıktığını düşünüyoruz. Ama bunu kesin olarak ifade etmek için henüz erken.”
Bu arada Rosetta’daki 67P’den ayrılan toz miktarını ölçen GIADA aleti toz miktarının Temmuz ayının başlarına göre yüzde 30 miktarda artış gösterdiğini kaydetti. 70 büyük patlamanın sonucu olan toz artışına 1 Ağustos’ta 4 saatlik ölçümlerin sonucunda ulaşıldı.
Napoli’deki ‘Parthenope’ Üniversitesi’nden Alessandra Rotundi: “Burada sadece parçacıkların içeriği değil aynı zamanda farklı bir ölçümde gerçekleşti: maksimum 30m/s’lik hıza ulaşan tozlar genelde 8 m/s ile 20m/s’lik hızlara sahipti”.
Rosetta’nın bu farklı aletlerle elde ettiği sonuçların en ilginci ise patlamaların güneş rüzgârının birkaç dakikalığına çekirdekten dışarı itilmesine yetecek güçte olmasıydı.
Güneş rüzgârı Güneş’ten dışarı atılan ve Güneş Sistemi boyunca yayınlan elektrik yüklü parçacıkların oluşturduğu akıştır. Rosetta ve Philae tarafından yapılan önceki ölçümler kuyrukluyıldızın magnetize olmadığı belirlenmişti dolayısıyla burada ölçülen manyetik alanın kaynağı güneş rüzgârıdır.
Ancak bu engelsiz değildir. Kuyrukluyıldızdan çıkan gazı dışarıda güneş rüzgârı beklemektedir. Bu karşılaşma sonucunda gaz yavaşlar ve basınç dengelenene kadar yavaşlar ve sonra durur.
Almanya Braunschweig’daki Dünyadışı Fizik ve Jeofizik Enstitüsü’nden Charlotte Götz: “Güneş rüzgârının oluşturduğu manyetik alan bir trafik tıkanıklığı gibi yığılmaya başlar ve sonunda bir ‘diyamanyetik boşluk’ adı verilen kuyrukluyıldızın Güneş’e bakan tarafında sıfır manyetik alan bölgesi oluşturur. Böylece kuyrukluyıldızın çekirdeğinden kaynaklanan hareketlenme durur” diyor.
Diyamanyetik boşluklar bir kuyrukluyıldızın güneş rüzgârıyla arasındaki etkileşim hakkında önemli bilgiler verir. Daha önce bununla ilgili ilk algılama 1986 yılında Halley kuyrukluyıldızının 4000 km yakınından geçen ESA’nın Giotto uydusu ile yapılmıştı. Ancak Rosetta uydusunun 29 Temmuz’da gözlediği gibi belirgin bir işaret gözlenememişti.
“Güneş Sistemi’nin içerisinde manyetik alanca serbest kalmış bir bölge bulmak zordur, bu nedenle aradığımız bize gümüş tepside sunuldu. Bu çok heyecan verici” diyor Charlotte.
Rosetta projesi araştırmacılarından Matt Taylor: “Tozun navigasyonu etkilememesi için Rosetta 67P’ye en fazla 300 km yaklaştı. Bu uzaklığa rağmen Rosetta diyamanyetik boşluğu tespit etmeyi başardı” diyor.
Notlar
[1] 67P kuyrukluyıldızının Güneş’e en yakın konumdan geçişi ve diğer merak edilen soruların yanıtlarını “Rosetta Günberiden Geçişe Hazırlanıyor” başlıklı yazının sonunda okuyabilirsiniz.