Güneş Sistemi ve Ötesinde Su Arayışı

NASA araçları Güneş Sisteminden yabancı diyarlara kadar arama yaparken beklenmedik yerlerde su buluyor. Yaşam arayışında önemli bir yere sahip olan suyun varlığı, görünüşte birbiriyle ilgisi olmayan dünyaların ortak noktasını oluşturuyor.

evrende su
NASA’nın uzay araçları ile evrenin çok farklı köşelerinde su bulundu. Bu görsel bu bilgiyi özetliyor (NASA).

NASA yöneticisi Ellen Stofan: “NASA araçları evrenin ve bizim kökenimizi, yabancı dünyaların büyüleyici ortamlarını ortaya çıkarsa da son yıllarda su ile ilgili bulguları daha da şaşırtıyor. Belki de bu bulgular Güneş Sistemi ve ötesinde yalnız olup olmadığımız sorusuna yanıt verebilir” diyor.

Su, oksijen ile evrende bol miktarda bulunan hidrojenden oluşur. Gökbilimciler gezegen doğum disklerinde, diğer yıldızların çevresinde dolanan gezegenlerin atmosferlerinde ve yıldızlararası dev moleküler bulutlarda suyun imzasını gördü.

Bazı dünyalarda sıvı su olsa da bazılarında buz ya da su buharına rastlanmıştır. Su, kuyrukluyıldız ve asteroitlerde ve Ceres gibi cüce gezegenlerde bulunur. Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün devlerinin atmosferleri ve onların uydu ve halkalarında ise muazzam miktarda su buzu bulunmaktadır.

Güneş Sistemi’ndeki su, buz ve buharın olduğu cisimler ve bunların miktarlarını gösteren çizelge (NASA/JPL-Caltech).

Satürn’ün Titan ve Encladus, Jüpiter’in Ganymade, Callisto ve Europe uydularında yüzey altında sıvı okyanus olduğunu gösteren güçlü kanıtlar bulunmaktadır.

NASA’nın Hubble Uzay Teleskopu verilerinden hareket eden araştırmacılar en son Ganymade’in buzlu yüzeyinin altında tuzlu su okyanusunun olduğunu işaret eden sağlam kanıtlara ulaştı.

Europa ve Enceladus’da bildiğimiz yaşam için gerekli üç unsur olabilir: sıvı su, biyolojik süreçler için gerekli kimyasal elementler ve kullanılabilir enerji. Bu uyduların yüzeyinin altındaki sıvı okyanusun mineral açısından zengin kayayla temas halinde olduğu düşünülüyor. NASA’nın Cassini uydusu Enceladus’taki hareketliliği ortaya çıkarmıştı. Son araştırmalar ise okyanustaki canlı yaşamına olanak sağlayan hidrotermal aktiviteye işaret etmiştir.

NASA araçlarıyla ayrıca Merkür ve uydumuz Ay üzerinde güneş ışığının erişemediği krater diplerinde suyun işaretlerini yakalamıştı.

Güneş Sistemi’nin bazı yerleri oldukça ıslak görülse de diğer yerler büyük miktarda su kaybetmiş gibi görünüyor.

NASA araçları Kızıl Gezegen olarak bilinen Mars’ın bir zamanlar su dostu gezegen olduğunu belirledi. Mars yüzey robotlarından Merak (Curiosity) gezegende yaşam için elverişli antik bir dere bile keşfetti.

Yer merkezli teleskopların da yardımıyla Mars’ın ne kadar su kaybettiği hesaplandı. Buna göre Mars bir zamanlar derinliği 1,6 km’ye kadar ulaşan okyanuslara sahipti. Öyle ki gezegenin kuzey yarıküresi neredeyse tamamen suyla kaplıydı. Ama bu kadar suyun nereye gittiği henüz anlaşılmış değil.

Bazı bilim insanları bu suyun gezegenin atmosferinin güneş rüzgârındaki yüklü parçacıkların etkisiyle buharlaştığını düşünüyor. NASA’nın MAVEN aracı işte bu zor sorunun yanıtını bulmaya çalışıyor.

Gökbilimciler Mars’ın güneş rüzgârıyla atmosferinin etkileşime girerek nasıl kuruduğunun hikâyesini Güneş’i gözleyen Güneş Dinamikleri Gözlemevi (SDO) ve diğer güneş gözlemevleri verileriyle çıkarmaya çalışıyor.

Güneş Sistemi’ndeki suyun dağılımını ortaya çıkarmak, 4,5 milyar yıl önce gezegenler, uyduları, kuyrukluyıldızlar ve diğer cisimlerin nasıl oluştuğu hakkında bilgi vermektedir. Güneş’e yakın bölgenin sıcak olması ya da daha uzaktaki bölgenin soğuk olması suyun hâlini belirler. Jüpiter’in yörüngesi ‘donma hattı’ olarak bilinir. Bu noktadan daha uzak bir yerden gelen kuyrukluyıldızların üzerindeki buz Güneş’e yaklaştıkça erimeye başlar. Böylece çevresine buz, su, buhar, toz ve diğer unsurları saçar.

Bilim insanları Güneş Sistemi’nin ilk zamanlarında iç gezegenlerin suyun sıvı halde bulunamayacağı kadar sıcak olduğunu düşünüyor. Bu nedenle bu gezegenlere su, buz ya da buharın kuyrukluyıldızlarca taşınmış olması gerekir. NASA’nın Şafak (Dawn) adlı uzay aracı şu an asteroit kuşağındaki en büyük cisim olan cüce gezegen Ceres’i inceliyor. Araştırmacılar iç gezegenlere su getiren cisimlerden bir kısmının Ceres’e de su getirmiş olduğunu düşünüyor.

Dev gezegen Jüpiter’deki su miktarı Güneş Sistemi’nin oluşum bulmacasında önemli bir yere sahiptir. Jüpiter, Güneş dışında, sistemimizdeki maddenin büyük miktarını barındırır. Oluşum aşamasında Güneş’in üflediği suyla yıkanmış olmalıdır. Bu sır 2016’da Jüpiter’e varacak olan NASA’nın Juno aracıyla çözülebilir.

Diğer gezegen sistemlerinden genç hatta bebek yaşta olanlarına bakarak suyun hikâyesinin eksik parçası tamamlanabilir. Örneğin NASA’nın Spitzer Uzay Teleskopu genç bir güneş sistemindeki gezegenlerin kuyrukluyıldızlarca bombardıman edildiğini gözledi.

Diğer yıldızların çevresinde dolanan ötegezegenler içinde su zengini birine her an rastlayabiliriz. Aslında bu bildiğimiz bir gerçeğe dayalıdır: her yıldızın çevresinde suyu sıvı tutabilecek bir yaşam alanı bulunur. Yani her yıldızın çevresinde sıcaklığın ne kavurucu kadar çok, ne de dondurucu kadar az olduğu alan bulunur. NASA’nın Kepler aracı bu amaçla üretilmiştir. Kepler birçok yıldızın çevresindeki gezegen avına devam etmektedir.

Son olarak bininci gezegeni de onaylanan Kepler verilerine göre gökadamızda Dünya’dan biraz büyük gezegenler bol miktarda bulunmaktadır. Gökbilimciler bu gezegenlerin bir kısmının okyanuslarla dolu olduğunu düşünüyor. Kepler’in yenilenmiş K2 görevi yeni dünya keşiflerine devam ediyor.

Yakın zamanda göreve başlaması planlanan TESS ile de Güneş benzeri yıldızların çevresindeki Dünya ve süper-Dünya büyüklüğündeki gezegenler taranacak. TESS belki de bu gezegenlerin bir kısmında suyu da görebilecek. Belki bu işi NASA’nın Hubble Uzay Teleskopu’nun yerini alacak James Webb Uzay Teleskopu üstlenecek ve bu sayede atmosfer analizleri yapabileceğiz.

Yağmurlarla beslenen nehirlerin aktığı Dünya’daki suyun oluşum hikâyesinin benzerine başka bir dünyada da rastlanabilir. Ama bu suyun nereden geldiğini unutmamak gerekir. İçtiğimiz bir bardak su bir kuyrukluyıldız ya da Ay veya Mars’taki buharlaşan okyanusun bir parçası olabilir. Benzer durumlar gece gökyüzünde göremeyeceğimiz kadar uzakta ve sönük gezegenlerde de olabilir.

NASA

Önerilir...

Düşünceniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d