Yenilenen Hubble İşbaşında

NASA’nın 19 yılı deviren Hubble Uzay Teleskobu artık daha canlı, daha büyüleyici görüntüleri iletmek ve evrenin sırlarını açığa çıkarmaya yardımcı olmak için uzaya her zamankinden daha dikkatli bakıyor. Hubble gözünden yeni alınan fotoğraflar geçtiğimiz mayıs ayında üzerine takılan yeni nesil kamerasıyla göz dolduruyor. Yeni kamerasıyla (WFC3) Hubble morötesinden kızılötesine kadar  uzayda gökadaları, bulutsuları, yıldızları  her zamankinden daha net gözlemleyebileceği kesin. Güneş Sistemimiz başta olmak üzere Kuiper Kuşağı’ndaki gökcisimlerini, diğer yıldızların çevresinde dolanan gezegenleri de gözlemleyebilecek hatta bu gezegenlerin doğumuna tanıklık edebilecek ölçüde güçlendirildi. İşte yeni donanımıyla Hubble yeni fotoğraflarını yayımladı. İşte o fotoğraflar:

Kelebek Bulutsusu. Fotoğraf Hubble tarafından 27 Temmuz 2009’da 1,5 saatlik poz süresiyle alınmış.

1. Kelebeği andıran bu bulutsu NGC 6302 koduyla bilinir. Bulutsuyu oluşturan gaz uzayda saatte 1 milyon km hızla yol alıyor ki bu hız Dünya’dan Ay’a 24 dakikada varmaya yeterlidir. Gazın sıcaklığı 20 bin C derecedir. (Gökbilimde her ne kadar Kelvin derece kullanılsa da bizim alışkın olduğumuz ‘Santigrat, C’ cinsinden sıcaklıkları vermeyi tercih ediyorum.)

Merkezindeki 5 güneş kütleli yıldızın patlaması sonucu içindeki gazları dışarıya fırlatmış ve bu hoş görüntü ortaya çıkmıştır. Küçük bir teleskopla bakıldığında gezegeni andıran yuvarlak görüntüsü nedeniyle NGC 6302, gezegenimsi bulutsuya iyi bir örnektir.

NGC 6302 bizden 3800 ışık yılı uzaklıktaki Akrep (Scorpius) Takım Yıldızı’nda bulunuyor. Merkezdeki yıldızın sıcaklığının 250 bin C derece olduğu tahmin ediliyor. Bu sıcaklığıyla yıldız bilinen en sıcak yıldızlar arasında yerini almış bulunuyor. Dünya üzerinde kurulu teleskoplarla yapılan spektroskobik gözlemlerle bulutsuyu oluşturan gazın sıcaklığının 20 bin C derece olduğu hesaplanmış.

Bulutsunun oluşmasına neden olan yıldız, 1000 Güneş büyüklüğüne kadar ulaşarak kırmızı dev halini almış. Bu sırada yıldız dış katmanlarını dışarı savurarak merkezde çöreğe benzer halkayı oluşturmuş. İkinci gaz daha yüksek bir hızla bu halkaya dik çarparak kelebeğin kanatlarını oluşturduğu düşünülüyor.

Bulutsunun kırmızımsı ışık yayan dış kenarları daha soğuk olan ozon gazını gösteriyor. Beyaz bölgeler kükürtü simgeleyor. Bunlar yıldızdan hızla ayrılan gazın, daha yavaş hareket eden gazla çarpıştığı bölgelerdir. Fotoğrafın sol üst kısmında görülen beyaz küçük yuvarlak kütle o şok dalgalarının bir örneğidir.

Karina Bulutsusu. Fotoğraflar, 24-30 Temmuz tarihleri arasında toplam 8,4 saatlik pozlama ile alınmış.

2. Farklı iki fotoğraf gibi duran bu görüntü aslında bir yıldız oluşum bölgesi olan Karina Bulutsusu’na ait. Fotoğraf Hubble Teleskobunun kızılötesi görüntüyle morötesi görüntüyü başarıyla sonuçlandırdığını bir delili gibi.

7500 ışık yılı uzağımızdaki bulutsu 3 ışık yılı uzunluğundadır. Fotoğrafın üstündeki görüntü görünür ışıkta alınmıştır. Büyük yıldızlardan iletilen rüzgarlar ile uzak bölgelere taşınan gazlar yeni yıldızları oluşturmaktadır. Bu yeni yıldızlar yoğun toz ve gaz bulutunun içinde yer aldıklarından görülemezler. Bulutsunun kenarlarında görülen gaz fışkırmaları bu yeni yıldızların oluşumu gösteriyor. Gökbilimciler bu fışkırmaların saatte 1,3 milyon km hızla yol aldığını düşünüyor. Fışkırmanın toplam uzunluğu 10 ışık yılı kadar.

Altta görülen fotoğraf ise kızılötesi filtreyle alındı. Bulutsudaki yeşilimsi gaz neredeyse kaybolmuş. Görülen fışkırmadan oluşan yeni yıldızlar. Bu yıldızlar kızılötesiyle görülebiliyor.

Fotoğrafta görülen parlak yıldızlar ise bulutsunun arka planındaki yıldızlardır. Bu fotoğraflarda demir, magnezyum, oksijen, hidrojen ve kükürtü açığa çıkaran filtreler kullanılmış.

Omega Centauri kümesi. 15 Temmuz 2009’da 2,7 saatlik pozlamayla alınmış görüntüsü.

3.  Dev bir yıldız kümesinin merkezinde bulunan ve 16 bin ışık yılı uzaklığımızdaki 100 bin kadar rengarenk yıldızın oluşturduğu rengarenk bir fotoğraf. Fotoğraf yaklaşık 10 milyon yıldızı barındıran büyük bir küresel kümenin küçük bir kısmı olan Omega Centauri’yi gösteriyor.

Fotoğraftaki yıldızların büyük bir kısmı Güneş gibi sarı-beyaz renklidir. Bu yılızlar yaşamlarının sonuna doğru büyüyerek kırmızı deve dönüşeceklerdir.

Daha fazla hidrojen yakıtı yakmak zorunda olanlar ise parlak mavi yıldızlardır. Bu yıldızlar çekirdeklerindeki helyumu da yakarak yaşamlarını uzatmaya çalışırlar. Bu tür yıldızlar morötesi ışığı diğerlerine göre daha fazla yayarlar.

Helyumu da bitiren yıldız artık beyaz cüce olacaktır. Fotoğrafta bu yıldızlar zayıf mavi noktalar olarak görülüyor. Beyaz cüceler artık nükleer füzyonu gerçekleştiremeyen dünya boyutlarına sıkışmış yıldızlardır. Bu yıldızlar milyarlarca yıl boyunca yavaş yavaş soğuyarak ışık yaymaz duruma geleceklerdir.

Fotoğrafta göze çarpan ışığı saçarak görülen mavi yıldızlar ise yakınlarındaki yıldızlardan beslenen ve enerji üretimin arttıran yıldızlardır.

Görüntüdeki yıldızların hepsi birbirine komşu yıldızlardır ve herhangi iki yıldız arasındaki uzaklık bir ışık yılının üçte biri kadardır. Bu kadar yzakın yıldızların bulunduğu bir yerde yaşasaydık, gökkyüzünde gördüğümüz yıldızları 100 kat daha parlak görecektik. Bu da daha aydınlık gecelker demektir!

Küresel kümeler aşağı yukarı aynı zamanlarda doğmuş yıldızlardan oluştuğu düşünülür. Gökbilimciler bu kümenin  Samanyolu’na karışan başka bir küçük gökada olduğunu düşünüyorlar.

OmegaCentauri, Samanyolu’nda bulunan 200 küresel kümeden biridir. Çıplak gözle görülebilen ender kümelerdendir. Bu küme 1603’te Johann Bayer tarafından gökyüzünde bir buluta benzetilerek keşfedilmiş.

Stephan Beşlisi. Fotoğraf Temmuz ve Ağustos aylarında 17 saatlik pozlama ile alınmış.

4.  Stephan Beşlisi adıyla bilinen beş gökada grubunda sıra. Gökadaların üçünün şekilleri aralarındaki çekim kuvveti nedenyile zamanla bozuluyor. Sarmal kollarda bulunanh yıldız kümeleri birbirlerini etkiliyor. Bu türden etkileşimler gökadalarda yeni yıldız doğumlarına neden olabiliyor.

Renkler yıldızların yaşlarını ortaya çıkarmaktadır. Görünür ışıkta toz perdesinin arkasında kalmış ve görülmeyen yıldızları kızılötesi kamerayla ortaya çıkararak birleşik bir görüntü verilmiş.

Üst sağdaki helezon şekliyle görülen gökada NGC 7319 olarak bilinir. Kırmızı noktaların üztünde sarmal kolun yukarısında mavi noktalar (bulanık mavi bulutumsu kısımlar) binlerce yıldızın barındığı yıldız kümeleridir.

Bu gökadanın altında göze çarpan gökada ise sanki iki merkeze sahipmiş gibi görünür. Aslında burada iki gökada bulunur: NGC 7318A ve NGC 7318B. Gökadaların çevresindeki  genç ve parlak mavi yıldızlar bölgedeki hidrojen bulutlarından oluşmuştur.  Bu yıldızlar 10 milyon yıldan daha gençtirler.

NGC 7317, fotoğrafın altında yer alan gökadadır. Diğerleriyler daha az etkileşimde olan bu gökada küresel bir gökadadır.

Sol üst kısımda bulunan gökada ise NGC 7320 cüce bir gökadadır. Gökanın disklerinde yıldız patlamaları gerçekleştiğinden pembe ve mavi renkler ağırlıkta. Gökada 40 milyon ışık yılı uzağımızdadır ve Stephen Beşlisi’nin bize en yakın olanıdır. Dişğer gökadalar ise 290 milyon ışık yılı uzağımızdaki Knatlıat (Pegasus) Takımyıldızı’nda bulunur.

1877’de Edouard M. Stephan tarafından keşfedilen, Stephan Beşlisi, şimdiye kadar keşfedilen olan ilk yakın gökada grubudur.

Kaynak:  Hubble Uzay Teleskobu

Konuyla ilgili ayrıca,  Gökayna‘ya da göz atabilirsiniz.

Önerilir...

Düşünceniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d